Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), “Küresel Borç Monitörü” raporunu yayımladı. Rapora göre, dünya genelindeki borç miktarı yılın ilk çeyreğinde 1,3 trilyon dolar artarak 315 trilyon dolara yükseldi. Bu dönemde rekor tazeleyen küresel borç miktarı, önceki yılın aynı döneminde 307 trilyon dolar olarak hesaplanmıştı.
– Küresel borç miktarındaki artışın temel sebebi gelişmekte olan piyasalardan kaynaklanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki borç birikimi özellikle Çin, Hindistan ve Meksika gibi ülkelerde yoğunlaşmıştır.
– Gelişmiş ekonomilerde ise ABD ve Japonya’nın yanı sıra İrlanda ve Kanada gibi ülkelerde borç miktarında artış meydana gelmiştir. Diğer yandan İsviçre ve Almanya’da büyük ölçüde borç azalması yaşanmıştır.
– Küresel borcun dağılımına bakıldığında, hane halkına ait borçlar 59,1 trilyon dolara, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 94,1 trilyon dolara, kamu borçları 91,4 trilyon dolara ve finansal şirketlere ait borçlar ise 70,4 trilyon dolara yükselmiştir.
GSYH’YE ORANI YÜKSELİŞE GEÇTİ
Küresel borcun gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı, üç çeyreklik düşüşün ardından 2024’ün ilk çeyreğinde yükseliş göstermiştir. Bu dönemde küresel borcun ülkelerin toplam GSYH’sine oranı yüzde 333 olarak kaydedilmiştir.
– Hane halkına ait borçlar ilk çeyrekte yüzde 62,3’ten 61,1’e, finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 96,2’den 95’e gerilemiştir. Kamuya ait borçlar ise yüzde 95,9’dan 98,1’e yükselmiş, finansal sektöre ait borçlar ise yüzde 79,6’dan 78,4’e inmiştir.
– Türkiye’de ise borçların GSYH’ye oranları incelendiğinde hane halkına ait borçlar yüzde 11,8’den 11,4’e, finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 52,1’den 47,4’e, kamu borçları yüzde 34,6’dan 34,2’ye ve finansal sektörüne ait borçlar yüzde 18,3’ten 16,1’e gerilemiştir.
Raporda, ABD’deki “yapışkan” enflasyon ve Fed’in faiz indirimlerindeki gecikmeler göz önüne alınarak ECB’nin gevşeme politikalarının gelişmekte olan ülkeler için kamu borç sorunlarını etkileyebileceği uyarısında bulunulmuştur. Artan ticari uyuşmazlıklar ve jeoekonomik ayrışmanın da gelişmekte olan piyasaların dış borç ödeme kapasitesini zorlayabileceği belirtilmiştir.
